Röportaj

[Röportaj] Prof. Dr. İpek Sağlam & Av. Semih Temizer

[Röportaj] Prof. Dr. İpek Sağlam & Av. Semih Temizer

Açıklama: Bu röportaj, çok sevdiğimiz hocamız, Prof. Dr. İpek Sağlam ile birkaç yıl önce Maslahat Dergi adına yapıldı. Kısa bir süre için erişilebilir olan bu çalışma, derginin yayın hayatının sona ermesi ile yayından kaldırılmıştı. Geride bıraktığımız yıllarda bazı genç meslektaşlarımızın Prof. Dr. İpek Sağlam’ın yolculuğuna dair detayları merak ettiğini gördüm. Bu nedenle röportajı tekrar yayımlamamız gerektiğini düşündüm. Öğrencisi olmaktan gurur duyduğum Prof. Dr. İpek Sağlam’a karşı duyduğum derin saygı ve minnet, beni, değerli hocamızı her mecrada hatırlatma ve tanıtma ihtiyacına sevk ediyor. Keyifli okumalar…  (Av. Semih Temizer)

Özel Hukuk alanındaki değerli çalışmalarıyla tanınan kıymetli hocamız ile birlikte nostaljik bir yolculuğa çıkarak hocamızı daha iyi tanıma fırsatı bulacağız.

Prof. Dr. İpek Sağlam Kimdir?

Prof. Dr. İpek Sağlam 1969 yılında Ankara’da doğdu. Orta ve Lise öğrenimini Özel Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’nde tamamladı. 1992 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1994 yılında İstanbul Barosu nezdinde avukatlık stajını tamamladı. 1995 yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk bölümünde yüksek lisansını tamamladı. 2003 yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk bölümünde doktorasını tamamladı ve Doktor ünvanını aldı. 2014 yılında Özel Hukuk Doçenti oldu. İpek Sağlam 1994 yılından beri Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı’nda tam kadrolu öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Çok sayıda makalesi, komisyon başkanlığı ve komisyon üyelikleri mevcuttur. Çok iyi derecede İngilizce ve orta seviyede Almanca bilmektedir.

Öğrencileri tarafından oldukça sevilen bir hocamızı ağırladığımız için bugün çok mutluyuz. Hocam hoş geldiniz.

Hoş bulduk genç meslektaşlarım. Ben de sizlerle böylesi bir platformda bir arada olma şansını yakaladığım için son derece memnunum.

Formatımız gereği daha önce hazırladığımız sabit sorularımız var, tüm konuklarımıza aynı soruları soruyoruz. İzin verirseniz, sizi üniversite yıllarınıza götürecek sorularla başlayalım.

Aradan maalesef asırlar geçmiş gibi ama hadi gidelim o günlere…

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandığınızı öğrendiğiniz anı hatırlıyor musunuz (neredeydiniz ve hissetmiştiniz)?

Ağustos başıydı ve yazlıkta idik. Ablam İstanbul’da olduğu için bizden önce haber almıştı ve bizlere telefonla haber vermişti. Aslında orta okul yıllarımdan beri hukuk okumak istediğime karar vermiştim ancak puanı daha yüksek diye ilk iki tercihim Boğaziçi Üniversitesi İşletme ve Uluslararası İlişkiler olarak şekillenmişti. Benim dönemimde tercihler önce yapılır, puan sonra açıklanırdı. Bir önceki yılın sınav puanlarına bakarak kendimin ilk veya ikinci tercihe gireceğime inanıyordum. Gerçek arzum hukuk olmasına rağmen (Ortaokul yıllığımda bile geleceğin avukatı yazar ) ilk iki tercihi kazanamadığım için ilk anda biraz moral bozukluğu oldu. Yalan söyleyemem. Ancak ikinci gün itibarı ile kendime geldim. Bu arada hala iyi ki ilk iki tercihim olmamış diye şükrederim.

Fakülteye başlamadan önce (veya başladığınızda) meslek hayaliniz neydi?

 Hukukçu olmak istediğimi ortaokul yıllarımdan beri biliyorum. Akademisyen olmak ise benim bir şekilde kaderimde vardı. Babam bir iktisat profesörüydü, ablam Çapa diş hekimliği fakültesinde araştırma görevlisi olmuştu. Ben de üniversitede kalmak istiyordum. Çocukken babamla oturduğumuzu, onun final sınav kağıtlarını okuduğunu, bana da o kağıtlar üzerindeki notları toplattığını hatırlarım. Arada beni alıp üniversiteye götürürdü, çok etkilenirdim. Daha o yaşlardan itibaren mesleğimin damarlarıma sızdığını şimdi daha iyi anlıyorum. Bu sebeple mezun olduğumda aklımda başka hiç bir alternatif yoktu

Fakülteye başladığınız tarihi gün-ay-yıl olarak hatırlıyor musunuz?

 Tam bir tarih yok ama Eylül’ün ilk günleri ve 1987 yılı olmalı.

Fakültede (oryantasyon/tanıtım sonrasında) gördüğünüz ilk dersi hatırlıyor musunuz?

 Girdiğim ilk ders Anayasa Hukuku, gördüğüm ilk hukuk hocası, Prof. Dr. Erdoğan Teziç hocam idi. Nurlar içinde yatsın. Bambaşka bir dünyaya adım attığımı, o güne değin sürdürdüğüm eğitim hayatımda başka bir evreye geçtiğimi o gün o derste fark etmiştim. Hem korktuğumu, hem de çok heyecanlandığımı hatırlarım

Öğrenciler genellikle birinci sınıfta bir bocalama dönemi yaşıyorlar hocam. Hayatlarında –belki de- ilk kez 05 gibi puanlarla karşılaşıyorlar. Sizin için nasıl geçmişti birinci sınıf? 

 Elbette ben de bocalama yaşadım. Kanunların dili bana çok anlaşılmaz ve gizemli gelmişti. Hukuk terminolojisine alışmam epeyce vakit almıştı. Üst sınıflardan olan arkadaşlarımız da bizleri çok korkutmuşlardı. Kitapların sayısı ve kapsamları karşısında çaresiz hissettiğimi anımsarım. Lise hayatında hiç bir zaman ilk üçte yer alan çocuklardan olmasam da; çalışkan ve başarılı bir öğrencilik hayatım olmuştu. Vizelerde 05 gibi notlar almadım ama çok ortalama notlar almıştım. 60-65 bandında notlar alıyordum. Daha üst sınıflarda daha yüksek ortalamalarım oldu. Yine de ben birinci sınıfta aldığım dersleri çok sevdim. Roma Hukuku, Anayasa Hukuku, Medeni Hukuk ve Hukuk Başlangıcı dersleri bana hem ilginç hem de genel kültür açısından son derece doyurucu gelmişti.

Peki, birinci sınıftaki not ortalamanızı hatırlar mısınız hocam?

 65 ile 70 arası olmalı.

Arkadaşlarımız hukuk fakültesine büyük beklentilerle geldiklerini ancak bu beklentilerinden çok uzakta bir okul hayatıyla karşılaştıklarından yakınıyorlar genelde. Sizin için de böyle miydi?

 Buna ben de katılırım. Ama beklentilerim konusunda epey realisttim. Beyazıt’taki kampüs hayallerimdeki kampüstü. Arkadaşlarımı da sevmiştim. Çok sosyal ve aktif bir öğrenci olduğumu söyleyemem. Bunda belki de benim bir kız kolejinden mezun olmamın da etkisi olabilir. Çekingen ve içe dönük bir üniversite öğrencisiydim. Sınıfta tek tük söz alırdım ve hocalarla özel samimiyetler kurabilen bir yapım yoktu. Tüm bunlara rağmen ben üniversite hayatımdan mutlu oldum. Çok çalışmak zorunda kalacağımı biliyordum ama alanımı sevdiğim için çalışmak zor gelmiyordu.

Hukuk fakültesi tercihi sizin için bir zorunluluk muydu yoksa isteyerek mi seçtiniz hocam?

 Küçüklükten itibaren arzu ettiğim şey hukukçu olmaktı. Hiç kimse buna müdahale etmedi ve gerçekten isteyerek hukuk okudum. Sadece aklımda biraz da arkeoloji okumak kalmıştır. O konuda ailemden çok destek görmemiş olabilirim. Bir kız çocuğu için zor bir alan olduğuna inanıyorlardı sanırım. Arkeolog da olsam o konuda yetkin bir akademisyen olmayı hedeflerdim.

Bazı hukukçular bugün tercih yapacak olsalar başka bölümlere yöneleceklerini belirtiyorlar, ne dersiniz hocam?

 Bugün tercih yapacak olsam yine aynı bölüm aynı üniversiteye gitmek isterdim. Hiç pişmanlık yaşamadım. Şanslıyım.

Hukuk fakültesinde örnek aldığınız, imrendiğiniz bir akademisyen/hocanız oldu mu?

 Merhum Prof. Dr. Selahattin Sulhi Tekinay hocam hem mesleki açıdan hem de insan olarak çok hayranlık duyduğum ve örnek aldığım bir kişiydi. Lisans dönemimde medeni hukuk derslerime gelmedi maalesef. Oysa neredeyse tüm kitaplarını okumuş, çalışmış ve o kitaplar sayesinde medeni hukuk derslerinde başarılı olmuştum. Marmara Üniversitesi Medeni Hukuk Anabilim dalında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladığım ilk gün hocaya takdim edildim. Zira Tekinay hoca Marmara Hukuk’ta o dönemde yüksek lisans dersi veriyordu. Yeni kürsü arkadaşımız diyerek beni hocaya takdim ettiklerinde o büyük alim ayağa kalkıp ceketini ilikledi ve elimi sıktı. Hala anımsadıkça dizlerim titrer. Mesleğe yeni başlayan gencecik ve heyecanlı bir genç insan karşısında takındığı tavır, nezaket ve sıcaklık bugün bile gözlerimin önünde. Tüm meslek hayatımda kendime örnek aldığım, yolundan gitmek istediğim, bilimsel yetkinliği, edebi  gücü ve karakter derinliği açısından bana esin kaynağı olan hocamdır kendisi. 

Arkadaşlarımızın heyecanla beklediği sorulara geçelim izninizle… Öğrenciyken o hiç sevmediğiniz ders neydi?

 Özel hukuk derslerinde daha başarılıydım ama ceza hukukunu da çok sevmiştim. Hiç sevmediğim özel bir ders yok aslında ama çok zorlarsam vergi hukukunun mantığına kolay adapte olamadığımı itiraf edebilirim.

Öğrenciyken en çok sevdiğiniz ders neydi?

 Aile hukuku ve miras hukuku dersem çok da şaşırtıcı olmam sanırım

Öğrenciyken aldığınız en düşük puan kaçtı (hangi dersten)?

 Prof. Dr Saim Üstündağ hocadan aldığım usul hukuku finalinden bütünlemeye kalmıştım. 40 civarı bir not olarak hatırlıyorum.

Öğrenciyken sizi en çok korkutan ders neydi?

 Yukarıda adını zikrettiğim hocamızın da etkisi ile usul hukuku dersinden çok korkmuştum. Aldığım nota bakılırsa korkmakta da haklıymışım

Öğrencilik hayatınızda hiç unutamadığınız bir an oldu mu?

 Öğrenci olaylarının epeyce yoğun olduğu bir dönemde okuduğum için sık sık dersimiz basılırdı ve dışarı çıkarılırdık. Sonra da hiç bir şey olmamış gibi dönüp yoğun bir şekilde derslerimize devam ederdik. Ben öğrenciliğimin her anından zevk almış şanslı bir mezunum galiba.

Öğrenciyken en sevmediğiniz öğrenci tipi neydi?

 Çok çalıştığı halde çalışmadım diyen, sınavım berbat diye söylenen sonra da çok yüksek not alan arkadaşlardan pek hoşlanmazdım. Hala sevmem o öğrenci tipini. İnsan çalıştıysa ve sınavı da iyi geçtiyse niye saklar ki? Dürüst bir tavır olarak görmüyorum bunu.  Çok iyi sınav vermiş olmasına rağmen bu kişilerin bunun farkında olmamaları ve gerçekten berbat sandıkları bir sınavdan farkına varamadan çok yüksek not almaları mümkün müdür acaba? Hiç sanmam

Öğrenciyken en çok (nerede veya hangi mekânda) ne yerdiniz?

 Turan Emeksiz yemekhanesinde yediğim yemeklerin lezzeti hiç bir yerde bulunmazdı. En sık orada yemek yediğimi hatırlıyorum.

Öğrencilik yıllarınızda nerede ikamet ediyordunuz (yurt/ev, muhit)?

 Ben üniversite eğitimini oturduğu şehirde sürdürmüş, o sebeple de evde ikamet etmiş bir öğrenciydim.

“Siz de tanırsınız çocuklar, … benim sınıf/dönem/okul arkadaşımdı.” dediğiniz bir kimse var mı?

 Var çocuklar. Kürsü arkadaşı olmaktan onur duyduğum Prof. Dr. Fulya Erlüle hocanız ile aynı sınıfta okudum. Ancak tek ve çift sınıf ayırımı İstanbul Hukukta da vardı. Ben aynı dönemin çift numaralı sınıfında okurken, Fulya hocanız da tek numaralı sınıfta öğrenciymiş. Garip olan da birbirimizi o dönemde tanımayıp, Marmara Hukuk’ta yollarımız kesişince tanışmamız. Hayat gerçekten inanılmaz. Sürprizlerle dolu!

Öğrencilik hayatınızı kaç ortalamayla bitirdiniz?

 Yüz üzerinden 70, 73 civarı sanırım… Size aradan geçen zamanın artık unutmaya yol açacak kadar çok olduğunu başta da söylemiştim

Sizi biraz yorduk, zahmet oldu, çok teşekkür ederiz. Son olarak öğrencilerinize neler tavsiye edersiniz? 

 İnsanın sevdiği bir işte çalışmasının çok büyük bir lütuf olduğunu düşünüyorum. Akademisyenliği seçerek profesyonel öğrenciliği aslında mesleğim haline getirmek hayatımda aldığım en doğru kararlardan biri olsa gerek. Hukuk insana çok yönlü düşünmeyi ve belirli bir genel kültür alt yapısını sağlıyor. Yine de hukuku edebiyatla desteklemek gerektiğine, aksi takdirde kanunların ruhunu anlamada kifayetsiz kalacağımıza inanıyorum.  Bu mecrada sizlerle buluşabilmek olanağını bana sağladığınız için her birinize teşekkür ediyorum.

Çok teşekkür ederiz hocam…

www.maslahatdergi.com